31 Aralık 2009 Perşembe

Meri kırismıs ? Buyrun benim(!)


Yine geldi yeni yıl kutlamacaları falan.Dertliyim.Her sene başı içim cız eder,öncelerden karnıma kramplar girer hiç sorma okur.


Yeni yıl postunu dün giremedim vaktim olmadı eğlenceden eğlenceye koştum bir görsen!Yılbaşım pek bir güzel geçti!


Her zaman ki gibi aynı yılbaşı günü merasimleri oldu.O gün için cips,kola,pasta,kuruyemiş vs. ıvır zıvır alınır,piyango biletleri her zaman gibi baba eli kokar anlanır ki yine amorti bile çıkmayacaktır,biletlerle eğlenilir ardından haberlerdeki piyango başlıkları aklına düşer bilmem kaç kadar apartman alsam aylık şu kadar düşer,yooo şu kadar taksi alsam off sen gel o zaman gör beni şeklinde diyologlar ana belleğe hakim olur.Ama canım babacım sağolsun öyle biletler çekmiş ki hepsi de 060606040404 tarzı tekrarlamalardan oluşmakta.Bir süre güldüm halime sonra topladım aklımın ardındaki fikirleri ve ders başı.Evet yanlış duymadın okur ders.Ben ki yılbaşında ders çalışmış insanım gocunmam.Boynumun borcu bildim ve bunu yaptım ahah.Ama sen sen ol yapma.Zaten bende bir süreden sonra sıkılıp bıraktım.Akıl işi değil vallahi.


Gece yarısına az bir vakit kala o kadar çok şey yemekten sanırım oturduğum yerde kalakaldım.Bir ağırlık çöktü,bir sıcaklık bastı.Ee mide akldırmıyor haliyle birden yüklenince.Neyse dalmışım televizyona şöyle bir baktım zaman gelmiş ondan geriye saymaya.Geç kalmış olduğumu düşünüp gittim annemleri öptüm sıraylan,sevindiler,bütün güzel dileklerini üstüme sindirdiler.Gel gör ki bizim saat biraz erkenden girmiş yeni yıla daha sayım başlamamış.Boşuna heveslenmişim deyip seneyi dört gözle beklemeye başladım.Neyse ki oldu da bitti.Yeni yıla ne olduğumu bilmeden girdim.Büyük ihtimal bütün senem böyle geçecek :p


Ah okur bende istemez miyim sanıyorsun eller havaya yapıp, göbekler atarak yeni yıla girmeyi.

E kısmet artık seneye inşallah :D:D


Sevgili okur yeni yılının güzel geçmesini diler ve çok öperim.Hoo hoo hoo!..

23 Aralık 2009 Çarşamba

Bitter aşkı''

Immm çikolataya olan tutkumu yazmıştım önceki postlar da..Dünya da böyle bir güzellik var mıdır başka yahu?

** **

P.S: Bu arada botlarımı dün ilk defa giydim.Kalıba takmadılar.Arkasın da demirmiymiş neymiş sert bir tabaka varmış onu yumuşattılar.Şimdi daha iyiler yalnız tek kötü yanı ayaklarım pamuklarla iyice kaynaştı sonu nolur bilemem :D Yalnız şimdi dikkatimi çekti başlıktaki bitter Bihter diye şey ediliyor ilk bakışta.Yapmayın kuzum bitteri kirletmeyin :D Hadi öptüm yanaklarınızdan.tilalala..

20 Aralık 2009 Pazar

Ayak candır**


Aman aman diyorum başka bir şey demiyorum.
Nerden geldik bu ayak başlığı mevzusuna? Anlatayım okur.
Cumartesi günü bütün bir yoğun haftanın ardından sakin,güzel,pamuk gibi bir gün buldum.Haftalardır bot almak için zaman kollar mı insan yahu? Evet ben kolladım.Yaptım bunu.Hoplaya zıplaya uçarcasına gittim alışveriş merkezine.Alcağım modeli çoktan belirlemiştim.Onun için gezip dolaşma,yok beğenmedim bunu alayım, aman olmadı şu olsun gibi bir derdim olmadı.Hiç gelemem zaten kararsızımdır bide.Onun için elimlen koyduğum gibi buldum mağazayı, şıp diye daldım.Efendim sonrası aynı şu numarayı deneyim,olmadı sıkar bu belki şu olsun diye başladı bende bir gerginlik.Gerginlik diyorum çünkü öyle boyutsuz bir ayağım var ki 37 desen küçük gelir 38 desen büyük.Converse'de 37 BUÇUK giyen bir insanım ben.Neyse tamam dedik ayağımız dedik şu botu bir alalım dedik ve denedik.Sağolsun satıcı arkadaş, onun sayesinde 37 de karar kıldım.Orda giydiğimde acıtmadı.Bir de giydikçe açılır falan dediler.Aldım botu çıktım mağazadan gezdim baya neler varmış baktım.Sonra eve gittim.
O günün sonrasında arkadaşlarımla buluştuk.Ben tabi canını yediğimin botuyla ortalarda fink atıyorum geziyorum böyle salına salına.Ama bir an birşey oldu ayağım binbeşyüz böcek sokmuşcasına acımaya başladı.Yeni aldım dedim ,açılır dedim ,takmadım fazla.Bu böyle gün boyunca devam etti.Botun ne açıldığı var ne de ayağımı rahatlattığı.Bütün günümü cehenneme çevirdi.
Eve geldiğim de botun ayaklarımın içine ettiğini gördüm.Sonra ılık suyla yıkayayım acısı geçsin rahatlasın dedim ama imkanı yok, nasıl sızlıyor.Mağazayla görüştüm yarın götüreceğim kalıba sokacaklarmış.Artık nolur bilemem.Ayaklarımın acısıyla kaldım o içimi acıtıyor yani.
Neyse okur ayaklarına iyi bak ,çok öptüm.Sevgilerimlen.Hulalala..

30 Kasım 2009 Pazartesi

Midemin bayram çoşkusu*

Sevgili okur;

Öncelikler bayramını kutlarım.Yine geleneği bozmayarak bayramın son günü yazıma başladım. Sanki bayramım çok yoğun geçmiş gibi ahah.Valla böyle bir bayram geçireceğimi sanmazdım.Bayramın 2 günü gezmelerdeydim aslında diğer 2 günüde yatmakta.öff keşke şu bayram tatili upuzun olsaydı.Tatil olunca pamuk gibi insan oluyorum oh mis gibi yaşam.Ama ne zaman okul başlasın off ağzından ateş çıkan ürkütücü bir ejderhaya dönüşüyorum bütün sinir üstümde oluyor.

Bayramda da büssürü şeker,çikolata yedim içime kurt kaçmışcasına.Doymadım baklavalar,dolmalar yedim yağlar bayram etti.Midem çöplük gibi
oldu.

Teyzelerim,halalarım bütün gün bundan şikayet edercesine kilo muhabbeti açtılar.Artık böö oldum bunalım geçirdim.
Bayram süreci böylee geçti.

Perşembe günü 2012'ye gittim.Allah'ım bu nası bir film ya acayip abartmışlar efektleri berbat etmişler filmi.Evet okur beynini yıkamış gibi oluyorum ama durum böyle.Ne zaman baksam bir konuşmanın ardından hop dağlar yarılıyor insanlar içine düşüyor , uçak uçuyor ,sular taşıyor.Hiç beğenmedim.Film hakkında gerçekleri yansıtıyor demişler, küresel ısınmadan dolayı ama gerçekliği sadece fiil olarak işlemişler.İnsan duygularına inilmemiş.Bu olayın nası bir tesir yapacağına da girilseydi ve efektler azaltılsaydı eminim gayet keyifli izlenilirdi.
** ** **
Bu postda bitti. biraz sıkıcı oldu kusura bakma, idare ediver artık okur :D Kocaman öperim.Sevgilerimlen holalala..

10 Kasım 2009 Salı

10 KASIM***

Ata yolunda..
genciyle yaşlısıyla herkes orada..


Ata'nın huzurunda..


Gözlerden bir damla yaş düştü belki siren sesleriyle.Bir kadının hıçkırıkları.Bulutlar masmavi ama yüreklerde burukluk.Bugün tüm yaşanan saygısızlık ve umursamazlıklara rağmen Ata'ya özlem hiç dinmedi ve dinmeyecekte.Ata'm huzur içinde uyu.Kalbimizdesin...

8 Kasım 2009 Pazar

Dolmuş Adabı**



Dün annemle alışverişe gittik.

Giderken de dolmuşu kullandık.Kimi zaman otobüsten daha konforlu oluyor.(tabi boş olduğu zaman)Allah'tan giderken boştu rahat rahat gittik.Gelirkende tam iş çıkışı saatine denk gelince biraz kalabalık oldu.Biz yine bi umut dolmuş boş olur belki otobüsü beklemeyelim diye bindik yine.Oturmuştum ama ortam sıkışıktı biraz.Adamın birisinin poposuyla tam yarım saat kadar tren-öküz ilişkisi yaşadıktan sonra dayanamadım biraz dikkat edermisiniz dedim.Şöyle ki otobüs her manevra yaptığında adam bana doğru gelişi güzel geliyor ve omzuma çarpıyor.Nası rahatsız oldum anlatamam.Uyarmam gayet normaldi.Bu uyarının ardından kendini yana çekti ve dikkat etti.
Çok olası bir durumdur ve hep dolmuşlarda başıma gelir.

Ortaokuldayken yine dolmuşa binme gibi bir hata yapıp annemle teyzeme gittik.O zamanlar tabi çocuğuz yer veren nezaketli(!) beyler yok.Bende ayakta ezilmemek için tam bir hayat mücadelesi veriyorum.E be şoför amca ne zorun varda o kadar insanı üstüste alıyorsun.E tabi senin keyfin gıcır.Oturmuşsun yaylanan bi koltukta bi aşağı bi yukarı çıka ine dolmuşunu sürüyosun ama ya biz ayaktakiler..
Her neyse adamın biri bindi bende tam kapının ordayım dipdibeyiz ki bu iğrenç birşey süreklide suratıma bakıp duruyor.Ama ne sinirlenmişim ne rahatsız olmuşum.Hayır tamam sıkışık ortam ama hiç mi bir iki kişi indiğinde geriye gidilmez e pes.Dolmuş baya boşaldı ama bizim bön bakış amca halen dibimde.Dayanamayıp biraz ileri gidermisiniz dedim.Geriye çekildi baya ama kıt beyin olunca insan bakmaya devam eder tabi.Bide yaşım başım küçük ne buldun da bakıyorsun demi.Töbe töbe.

İşte böyle okur dolmuş adabının halen öğrenilememiş olmasıyla birlikte bir daha dolmuşa binilmicek iç sesim bunu haykırıyor.
Adapsız dolmuşlara binmemeniz dileklerimlen.Öperim.lalala..

4 Kasım 2009 Çarşamba

Hepsi Bu**

HEPSİ BU
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar
değişen ben değilim
dönüşen savaş
artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya
yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor geceleri...
geceler...
yani Ahmet Haşim in kafiyeleri...
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...
işte hepsi bu kadar...
YILMAZ ERDOĞAN

31 Ekim 2009 Cumartesi

Ben yaptım! Ben yaptım! **


Evettt..

Aydıncık mutfakta devam ediyor:)Malum okullar tatil olunca evde uğraşacağım tek şey kalıyor yemek,pasta-börek işler..

Bende oturdum bugün çikolatalı ıslak kek tarzı birşey yaptım.Doğaçlamayı Allahtan çok seven bir insan olduğum için(!) harika işler çıkarıyorum ımm evet..:)


Şimdi bu olup bitmiş ama buzdolabına konmamış hali ondan biraz cıvıkımsı gözüküyor.üstünde de fındık parçacıkları var.Fotoğraftan seçilemeyebilir belki.Tarifi vereyim şimdi.


Evet..(çok çok kolay bir pasta herkes yapabilir bkz:ben bile yapmışım:))


Malzemeler:

keki için

3 yumurta

1.5 su bardağı şeker

1 çay bardağı süt

yarım bardak sıvıyağ(olabildiğince az katın)

5 fincan un

1 paket kakao

kabartma tozu (şimdi bunları sırayla koyun ve çırpın) sonra yuvarlak yada kare bir kek kalıbına döktükten sonra 200' derecede pişirin.

**

iç malzeme:

1 bardak süt

1 paket krem şanti

-çikolata sosu:

2 kaşık kakao

4 kaşık şeker

2 su bardağı süt

2 kaşık nişasta (orta ateşte topaklaşmayacak biçimde karıştırınız.)

Ayrı ayrı çikolata ve krem şantiyi hazırladıktan sonra soğmuş olan kekin üstüne önce krem şanti olmak koşuluyla sürünüz.Ben keki ikiye bölüp yaptım.Biraz zahmetli oldu.İsteğe bağlı hazır kekte alınabilir.Hatta daha az uğraşmış olursunuz :P işlem bitttikten sonra üstünüde fındık parçacıklarıyla süsleyebilirsiniz.İşte bu kadarrr. durun durun kekimin servise sunum haline geldikk.

Afiyet olsun.Servise hazırdır :P :) lalala..

30 Ekim 2009 Cuma

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı**


Sevgili okur;
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlarım.Biraz geç oldu farkındayım ama dün hiç vakit bulamadım.
Perşembe günü Kızılay'da işim vardı.Yollarda yürüyüş yapan duyarlı vatandaşlarımız sel gibi aktı diyebilirim.O an otobüsten inip bende yürümek istedim onlarla ama yetişmem gereken yerler olunca mümkün olmadı bu.Olsun yürümüş kadar oldum diyebilirim trafik sıkışık olunca bi süre bulunduğumuz noktada kaldık çünkü :)
Tekrar bu anlamlı bayramımızı kutlarım.sevgilerimlen.holalala..

18 Ekim 2009 Pazar

Sonbahar**

Sonbahar..
Bir anda nasıl değişiyor herşey.
Bütün her yer kırmızı,sarı,turuncu..
sonbaharın üzerimde bıraktığı etki güzel..Her ne kadar dışarı adım attığımda donsam da.:) Fotoğraf çekmekte istiyorum ama bir türlü vaktim olmuyor.Yoğun olmak kötüü.
Yapmak isteyip yapamadığım çok şey var ya.Mesela kitap almalıyım ,''500 days of summer''izlemeliyim,kışlık alışverişe çıkmalıyım,vs vs vs..:( hımm bide odamın mevsimlik temizliği..
Her dönem geleneksel olarak annemin baskısı altında yapmış olduğum oda temizleme görevi oldukça ilginç bir iş.Sanki asırlık ve pis bir odam varmış gibi kurcalayınca öyle şeyler çıkıyorki ben bile şaşıyorum:S En son temizleme ve düzenleme işleminde ilkokul da yazdığım günlükten tutda TED kolejinin ingilizce biyoloji ders kitabına(ne alakaysa biyoloji falan ben tmydim:D)ortaokulda biriktirip kutularda sakladığım kelebek koleksiyonuna kadar saçma sapan her türlü halt çıktı.Ya okur ,işte ben küçükken böyle asosyal kendi halinde bir çocuktum.:P Yok ya aslında tam olarak değilde özenirdim böyle koleksiyon vs şeylere.Bizim zamanımızda onlar modaydı napalım?
Hımm birde günlükler...
Sevgili günlükle başlayıp gün içinde yaptığı her bir haltı yazan ,ev içerisinde yaptığı işlerde bir tuvalet işini atlayıp yazmayan, hatta gerekirse onuda yazan ve sonuna iyi geceleri sunup işlemi bitiren çocukluklar..
Bazen bir ikisini okuyorumda bilmem ne tarihinin bilmem ne gününde ben site görevlisi hakkında ne atıp tutmuşum lan diye kendimide eleştirmiyor değilim hani.Ahh böyle işte bakalım bu sefer ne göreceğiz..
Okur sıkıcı bir yazı oldu farkındayım.
O zaman ben sevgilerimi sunar ve giderim.holalala...

11 Ekim 2009 Pazar

kendime yaptığım demagoji**

Dün benim için çok zor bir gündü.Uzun zamandan beri bu kadar üzülmemiştim.


Benim bir arkadaşım var. Çok iyi birisi ,yani içi dışı bir.böyle erkek fatma tarzı falandır ama hiç kötü bişisini görmedim o derece..Bu kız hep güler espirilidir böyle yarı çatlak falan takılırız bununla.Dün böyle yanımıza geldi surat bir karış dokunsan ağlayacak.Bizde şaşırdık tabi onu hiç bu halde görmemiştik.Baya kötü gözüküyordu.Sorduk ne oldu diye ıh mıh etti bişi demedi.Neyse fazla gitmedik üzerine anlatır dedik.sonra aradan zaman geçti bu nası ağlıyor böyle hıçkıra hıçkıra.Telaş ettim çünkü kafasına takmaz öyle herşeyi serbesttir.Babam dedi..damarları yüzde yüz tıkanmış.Zaten kalp hastasıydı.Dünde kriz geçirdi.Artık ilaç tedavisi nereye giderse.Yapılacak birşey kalmamış demiş doktorlarda.
Offff ben orda bi tıkandım.Zaten böyle ailevi konularda çok hassasımdır.Bütün herkes hiç birşey diyemedi.Ne diceksin ki zaten böyle bi konuda.Hepimiz bi şok olduk.Teselli etmeyi iyi bilirim ama böyle bi konu bana bile ağır geldi.Sessizliği bozdum..Doktorlar yanılabilir dedim yani herşeyi kesin bilemeyebilirler.Sen hemen moralini bozma.Başka hastanelere gidin bakalım diğer doktorlar ne diyecek..
3 hastaneye gittik sonuçlar aynı deyince hopp 2. top.Sustum.hık desem ağlayacağım.Böyle durumlarda bide ben hemen kendimi o kişinin yerine koyarım ondan bu sefer bunu denememeye çalıştım.Babamm.. uff hayır düşünmeyeceğim dedim.Neyse biz bunu dışarı falan çıkardık.Hava alsın diye dolaştırdık.Kendini bir sıkıyo ağlamayacağım ben bunu bir kez daha geçirdim yok hayır diye.Hava aldıktan sonra biraz dağıldı iyi gibi oldu.Neyse vedalaştık ayrıldık eve gitmek için durakta otobüs bekliyorum.Karşıdan karşıya bir kadın geçti bir kız yardım etti.O ana kadar birşey yok sonra çitlerin üzerine doğru yürüdü hop ay derken düştü birden fırladım kadın yerde ağlıyor.Yardım ettik kadını bir yere oturttuk yandaki marketten su falan getirdiler.ben düştüğü an gözleri görmüyor zannetmiştim ama başı dönmüş sanırım.ne bileyim çünkü çitler biraz kalınca görmemek mümkün değil. ağladığını görünce bir hoş oldum
:( sonra kalktı gitti..herşey üstüste gelmeye başlamıştı bir de otobüsten dışarı bakarken çok önceden tanıdığım gözleri görmeyen birisini görünce neler oluyo haydaa falan dedim.tesadüflere bak!Eve geldim direk annemi aradım anlattım bütün herşeyi üzme kendini gelince konuşuruz dedi.birazda kızın durumu hakkında konuştuk kapattık.Eve geldiğinde de dayanamadım ağladım.Sarıldık falan.öyle işte..

Aaaaa çok konuştum neyse görüşürüz bir dahaki posta okur öperim.holalala..

3 Ekim 2009 Cumartesi

İlklerim**

Bir zamanlar fotoğraf çekmeye karşı çok yoğun bir ilgim vardı.

Halen var ama bu aralar ne zaman bulabiliyorum ne de bu konuda kendime güven.Önceden çekmiş olduğum fotoğraflara denk geldim biraz önce dosyalarda.Boş boş duracağına seyire çıkarayım dedim :Dİşte benim ilklerim..



''Ben bu dünyaya yanlış gelmiş olacağım ben
Ben öyle her insandan, o kadar uzağım ben
Yine bu gözlerimdir okşanacak şey arar
Yoksa içimde başka bir dünya hasreti var
Uyanır gibi birden bir korkulu rüyadan
O içimden sevdiğim, benim olan dünyadan
Bir ses bana: 'Gel! ' dese, ben o sesi işitsem ve
Kimsecikler duymadan bir kapı açıp gitsem.

Cahit Sıtkı Tarancı



Doğayı çok seviyorum.Bu kadar sade ve şaşılası başka bir güzellik olabilir mi?


Postu bu fotoğrafla bitireyim bari.Ardından da tabiki şiir gelsin.sevgilerimlen.lalala..



Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır

Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım

Bu gece dağ başları kadar yalnızım

Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından

Dudaklarımda eski bir mektep türküsü

Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim

Gözlerim gözlerini arıyor durmadan

Nerdesin?


ATİLLA İLHAN

28 Eylül 2009 Pazartesi

Agresifim hülennn(!)


Babam..
Bu aralar biraz sinirli.Neden olduğunu bende bilmiyorum zaten bu bir dönemdir bilirim.Babam eser gürler sonra durulur.Baba evreleri iştee.Böyle olur olmadık şeylere karışır ,dediğini yanlış anlar, küser, surat asar..Ama ben hiç gelemem böyle karışmalara falan.Aaa yeter diyiciim baba dur artık diyiciim kendine gel bu nası bir pozisyon neler oluyor sana?
Annem böyle durumlarda olaya el koyan cesaretli kişilerdendir.Eminim bir iki güne oda dayanamaz olaya bir dur der :D
Neyse..
Bu feysbukunda cıcığıı çıktı artık.Hayır efendim naber şeker kız diyen orta yaşlı amcalar mı dersin,yok neymiş tanışalım ben sizlen ciddii düşünüyorum çok etkilendim falan,numaranızı alabilirmiyim?ahahaha.Nası bir insandır ki fotoğraftan kişilik tanımı yapıp onun hayatının insanı olduğunu çıkarabilmek..Buda bi yetenek ne diyimm :D.Hayır nerden biliyosun belki ben sadist pisliğin tekiyim, belki testerem var!.İşte böyle insanlar saçma salak işler yapınca şeyi şeyine gidiyolar yani ölüme!Tek orta yaşlı amcalardan ve diğerlerinden bahsetmiyorum.Bunu hem cinslerimde yapıyor.Amannn neyse yine toplumsal mesajlar vermeye başladım.:D geç okurr.
En son evimizde salgın grip vardı.Hatta ben baya bi şifayı kapmış ve bacaklarım tutmayacak dereceye falan gelmiştim ki bacak ağrıları geçti hastalığın grip evresi başladı.Burnum yara ve kıpkırmızı.Kardeşimde hastalandı sayemde.Annemde de hafif hafif grip belirtileri meydan gösteriyor.Bu aradada haberlerde domuz gribiylen ilgili çok pis ve dehşet haberler izleyerek ben bi kıllandım ve şüpheye düştüm.Ya biz ailecek domuz gribiysekk??wuuu.Bi bu eksikti!!Gelecek günlerde ne göreceğiz bakalım.Domuz gribine yakalanmamak dileğiylen.
lalalalaaa..

23 Eylül 2009 Çarşamba

Bayramınız kutlu olsun efenimm**



Bayram..

Evet.Bitti yahu.Vallahi misafire tatlı götüre götüre bi hizmetttir efenim günler geçtii gitti.Bu arada giyecek bişi bulamamanın verdiği hüzünle kendimi dışarlara atmış savrula savrula geziniyordum ki bir mağazaya tesadüfen girişimle aradığımı buldum.Neyseki bu meseleyide hallettim :D.Öle işte ya ama varya ilk iki gün değilde son gün maşallah bir geldiler ne bileyim yani insan hışmına uğradık.Bir eve 25-30 kişi aynı anda gelir mi?.Abartmıyorum ya.Koptu bileklerim.:(Sonracığıma biz gezdik tebii bayaa.Teyze,hala,amca şu bu derken bu da bölee geçti bitti işte.

Bu aralarda dışarısı ana baba günü bacım okullar açılcak ya herkesde bir telaş.Öle iştee.

Bloggerda da bir sorundur gidiyo ya giremiyodum denk geldi.Hiç umudum yoktu şans eseri girdim yazıyım dedim.Öle işte okur bir arada kayısı tatlısı yapmıştım o heveslen fotoğraf falan çektim.Olurda yine şans eseri yolum buralara düşerse koyarım , tarifte veririm:P Korkmayın pasta,börek,tatlı tarifleri veren bir blog olmayacağım sadece denemelerimi paylaşıyorum.Sevgilerimi yollar,geçmiş bayramınızı kutlarım.Ninananna..

17 Eylül 2009 Perşembe

Bayramın telaşı,yok mu sallayanı?


Bayram yaklaşıyor...
Anneme akıl sır erdirmek mümkün değil.Ya bir insan akşam bile temizlik yapar mı?Hayır sıkıntıdan yapıyodur diyecem ya niye sıkılıyosun aç mis gibi televizyonu günü gelsin diye beklediğin diziler var ahaha..Annem değiş lütfen.yoksa bu oyuna benide alet ediceksin eminim.Şu an hastayım diye pek seste çıkarmıyosun farkındayım.(!)
Bende annemden kaçma bahanesiyle hasta hasta dışarılara çıkıyorum.Ama havalar öle böle değil baya soğumuş yaa biz koca kıçımızı kaldırıp annemizin yaptıracağı işlerden sıvışalım diye dışarılara çıkalım havanın durumuna bak:S Hırka giyiyorum sen düşün okuyucu.Hastalığım geçti derkenn hooppp biraz daha soğuk alıp evde yine kasları kasılan ve yürümekte zorlanıp yatalak olan ninelere benzedim:S Hayır bazen dışarı çıkmam lazım oluyo halledilmesi gereken işler falan dersler için hocaların tavsiye kitapların alınması ölüyorum yollarda.
Neyse bu da böyle. Geçen eve şeker çikolata büssürü güzel şey alınmışş ımmm nası yedim nası.çikolata işin içinde olunca kim dayanır ki.Ahahaha yaşasın çikolataya olan açlık hepsini bitircem.Bide behlül ,bihter ,nihal gibi absürdlükleri izlerken çerez niyetine iyi gidiyor.Her bölüm ayrı bir entrika ,ayrı bir heyecan :P Okur bakma izleyecek bişi yok neyşinıl cografik izlerken mi heyecan yapıyım.?Ahh böyle işte.Hadi bol behlüllü bihterli heyecanlı günler sizin olsun.sevgilemlen.holalalalaa..

16 Eylül 2009 Çarşamba

Marilyn'le Bir Gece ve Kar


Bugün Sabah Gazetesi'nin ekinde kitaplara bakıyordum.Her ne kadar yeni çıkan kitapları almama gibi bir önyargım olsada takip ediyorum yeaa.

Kitap konusunda seçici olmadan yana olduğum için öyle son dönemlerin vampirli , Edwardlı kitaplarına bakmıyorum.Okuyanı var, deli gibi hayranları var,facebookta grup bile açıyorlar beni ilgilendirmez.Ama realistlikten yana olduğum kesin.Neyse gazeteyi bir açtım ya nası bir sevgidir heryerde vampirli kitaplar falan dedim bu konuyu fazla abarttılar valla.Hayır vampirlerin olduğuna inanan bile çıktı e pes yanii.

Neyse vampirli sayfaları direk geçtiğim için bir baktım gazetenin son sayfasındayım ilgimi çekeceğini pek sanmıyodum ama altta Marilyn' le ilgili bir kitabın başlığını gördüm.İçerikte şunlar yazıyordu;

Kennedy ile ilk gecesinde şunları söylüyor Marilyn Monroe:

''Olabilecek en saf ve doğal durum,çıplaklık.Ama akıllarında tek bir düşünce var;insanları cinsellikle kışkırtmak.Bu rolü oynamaktan nefret ediyorum.Şevhet doğal olmalı.İşte böyle düşünüyorum ve beni küçümsüyorlar,biliyorum.Başkan olduğunda bu aptal kuralları kaldıracakmısın?''

Marilyn'i obje olarak görenler için işte cevap.Sanırım yazarda Marilyn in yaşamından örnekleyerek bazı mesajlar vermeye çalışıyor.Zaten kitap çok kısa 74 sayfalık.Denk gelirsem alıcam o zamanda görüşlerimi yazarım.sevgilerimlenn.holalala..

ben artık yatalak bir nineyim ?(!)


Çok hastayım :( Boynum,sırtım kollarım çok ağrıyor.Üşütmek kötü oluyomuş ya
eğilirken kalkarken falan sızlıyor vücudum çok kırgın.
Bir sürü hap içtim.Ama geçeceği yok gibi.
Evde öyle yatıyorum hareket ettikçe bir işkence..
Biri seslendiğinde kafamı çeviremediğimden tüm vücudumu çeviriyorum.Hayır onunda bir ağrısı oluyo.:S
Uykudan da kalkmak bilmiyorum
kalktığımda beynim uyuşuyo çünkü.uff bir an önce geçsin lütfenn.üüüü

12 Eylül 2009 Cumartesi

Arrr yuuu rediyyy??**


Ya evdeyim evdeyim diyorum ama öle dediğime bakmayın.
Enerjim dorukta.Disko disko yapmak tek isteğim oldu oo yee.Evet bu böle.
Yok yani insanlar disko disko yapmak için hadisenin düm tek tek gibi bayağı şarkılarıylen çoşarken ben burda bi lady gaga bi beyonce bi rihanna ile olaya giriyorum yaaa.
P.S:Geçenlerde pilav yaptım bahsetmeden edemiyeceğim.Nemlenirken suyuna birazcık limon suyu katınca tane tane oluyo duyuriyim yanii.Bide yanına dilim patates yaptım fırında oh oh yemeğe benzedi yanii.Tamam çok kolay gözükebilir ama yavaş yavaş öğreneceğim.:D denemelere devam.holalala..

11 Eylül 2009 Cuma

Aydıncık gezmelerde**

Geçenlerde yaptığımız bir gezinin karelerini sizinle paylaşamamıştım.Hazır pek bir işimde yokken bunuda aradan çıkarıyım dedim.:)
Ramazan eğlenceleri ,gelenekleri yaşatmak için yapılan şenlikler falan eksik olmuyo bu aralar.Bende bundan faydalanarak büsürüü güzel şey gördüm.

Yukarıda restore edilmiş eski evlerin aralarında bulunan hediyeliklerden ışıl ışıl olanları..


Babamla yandaki karede bulunan kağnıyı çok sevdik.Ama çok şeker durmuyomu?
Hahaha şimdi şöle demeyin ayol bununda mı fotoğrafını çektin e pes diye.:D

Napiim çok heveslendim işte.;)

Burdakilerde el emeği. Havlu kenarı ,oya,nakış falan filan pek anlamadığım için bu bölümde pek vakit geçirmedim.
Ama hakkını yememek lazım teyzeciğin yapmış güzel şeyler.


Bir yerdede çiniler lale desenli mumluklar satılıyordu.
Pek cicili biciliydiler.Es geçmedik hatıra olsun diye aldık onlardanda.

Sonraaaa macun yedim.Yapışık falan ama olsun.Bu arada burdan mesajda veriyim alacaksanız dışarıda satılanlara ellemeyin.Mağlum insanın gözü o macuna takılınca bişii görmez.Özel yapılan yerleri var.Katkı boyası katılmıyor.Yerlerinden almak en uygunu.

Oradan sonra Mehmet Akif Ersoy'un evinide gezdim.Belgesellerle birlikte gelenleri çok iyi bilgilendiriyorlar.Hatta bahçesinin banklarında hayatı ve eserleri de kayıtlarla anlatılmakta.
Evettt bir anlamlı gezimizide bitirmiş bulunduk.Kocaman öperim.holalala..


P.S:Bu arada restore edilen evlere bakmak için tık etmeniz yeterli.

10 Eylül 2009 Perşembe

yaşamabilitemin dereceleri(!)**


Bu aralar bildiğin uyuz oldum.Kitap okumak ve uyumak dışından hiçbir meşguliyetim yok gibi.Bunun üzerimde yarattığı etkide belli; koca bir boşluk..
Kitap okumaktan beynim uyuştu ya.Hayır artık her kitabın kokusundan onun hangi konudan bahsettiğini anlıyorum yeteneğe bak yahu.:DEvet sevgili okur tek kalan becerim bu.
Kardeşimi hiç sorma.Onda beni gördükçe başlayan bi böğürme peyday oldu.Yazık çocuk kitap okumaktan kesildi yaa.Herkesi kendimden soğutmaya başladım.
Kitap okumanın bazı şeylerde gözümü açtığınıda hissetmedim değil yani!örneğin; bu ünlü romanların dizilerini çekiyorlar ya.Okudukça birçoğuna pöyküresim gelmiyor değil hani.Mesela en basitinden Dudaktan Kalbe.Nası evirmişler çevirmişler bi orasından bi burasından tutup ne hale getirmişler.yoo yavrumm ben üzüldüm o değil yani.Esere saygıda kalmamış.aaa!
Her neyse arada bir mutfağada giriyorum şöle bi iki bişi çırpıyo kendi kafama göre yeni tatlar tutturmuya çalışıyorum.Ruh halimle yaptıklarımın baya bağlantılı olduğunu gördüm.Kızgınsam yada bağırarak bişi yapıyosam böyle yaptığım şeyin şekli şemali bi kayıyo bi tadı değişik oluyo pasta desen pasta değil poğaçamı olmuş desen yanından geçmez .Ama yavrumaa sevgimide katıp yapıyosam o zaman tüm hünerlerim göbek atıyo havada.İşte bende artık hayattan bütün beklentimin hamur kabarmış mı,çok mu yumuşak oldu,ununu mu fazla katmışım,acaba bunu yiyen bizim kadim çöpümüz mü olacak gibi olduğunu gördüm.Bakma öyle ne hazin ,yazzık sana tüh be yavrum gençtin falanda deme yani.Buda benim yaşamabilitemin derecesi sonuçta demi ama.holalala..
P.S:Bu arada pasta, böörek tarifleri ve her bişi için rachel ablacığımın sayfasına tık edebilirsiniz.sevgilerimlen..

5 Eylül 2009 Cumartesi

Özlediklerim elime m(i)m diksin!

Sevgili Desperate Housewife beni mimlemiş. :) Daha yeni olduğum için pek anlamam böyle şeyleri ama elimden geldiğince cevaplamaya çalışacağım.Mimin konusu özlediklerimiz..Hemen başlıyorum efenim.

Öncelikle küçüklük her zaman her kişinin olmazsa olmazı.Küçüklüğümü çok özlüyorum.özellikle babamın elinden tutup luna parka gitmek.(Çok sıradan gibi gözükebilir ama benim için çok özel anlardan birisi.)

Atilla taş'ın ham çökelek şarkısıyla aynanın karşısında dans etmeyi (o zamanlar pekkk bi meşhurdu.bizimkide çocuk aklı işte o zamanların ricky martini sanardık.)

4 5 yaşlarımda bütün saf duygularımla dinleyip inandığım korkunç olayları:D ve yaşamın toz pembe zamanlarını..

En yakın arkadaşlarımdan olan Burçin ve Ebru'yla(ki halen görüşürüz)çocukluk maceralarım.Mesela çatı katı düzenlemesi..

Ortaokuldaki müsamerelerde tüm okulun önünde Ordunun Dereleri ni(sesimde pek güzeldir öhö öhöm) söyleyişimi.

Lisede sabah okuldan binbir zorlukla kaçıp kızılayda kahvaltı yapmayı ve metroda yolculukları..

Benim için çok özel olan bir arkadaşımla Kocatepe taraflarında gezip eğlenmeyi kaldırıma oturup kahkalarla ortalığı inletimişizi.

Sınıfça yapılan piknikleri ve etleri pişirmeyi beceremeyip çiğ ete kaldığımız sıcak ve neşeli günleri.

Kuzenlerimle yaptığımız tatilleri ve yaşadığımız güzel anıları.

Bana en güzel anları yaşatan ve şu zamanlarda pekte bir araya gelemediğimiz herkesi özlüyorum.(aklıma gelenlerin hepsii bu kadar ama eminim daha çokk vardır.)

Geçmişi özlemek bazen beni korkutur.Geçmişi çok fazla düşünen bir insan değilim aslında.Sadece bana mutluluk veren kişileri ve o dönemleri yazdım onun için.

Bu mimi birilerine yollamayı çok isterdim ama blog alemine bakıldığı üzere mimden bıkmış gözüküyor.Onun için Desperate Housewife 'ı kocaman öper vee bu mimi burada sonlandırırım.

3 Eylül 2009 Perşembe

Çi çi çikolataaaaa**


Çikolata.Immm...
Ya uzmanlar sürekli araştırma yapıyor yok çikolata mutlu ediyormuş, yok güzelleşiyormuşsun.Ben hiç tınmıyorum bu lakırdıları! İnsan çikolatayı güzelleşmek için yer mi yahu.Yapma allasen! Bu küçük masum şeyi bu pis oyununa katma.aaa.Psikolojini mi düzeltmek istiyosun?Mutlu mu olmak istiyosun?Dışarı çık ottan, böcükten, kuştan bol ne var.Nefes al bol bol.Koş.Uzmanların her dediğini dinliyosun bi tek bunu mu uygulamıyosun.Al işte uzmanlar bunlarıda diyo koş diyo.Günlerce hayıflandığın kilolarını eritmek için bahanende oldu.Ama canını yiyim çikolatayı bu oyunlara alet etmee.
Güzelleşmek mi istiyosun git detoks,botosk,otosk,cıks pıks vs. büssürü işlemler var git onları yaptırt.Ama lütfen çikolatamıza elleşmee.
P.S:Çikolatamıza bunu borç bilirim..

Tabiatım böyle be şekerim(!)


Kadınların doğuştan gelen bazı öngörüleri vardır.Bende bugün onlardan birtanesini paylaşacağım.
Kadınların erkeklere göre bazı kuruntuları olur.Mesela fiziksel şikayetleri olmazsa olmazlardandır.Kendilerini olduğundan daha çirkin göstermeye şartlanmışlardır.Örneğin bunu bir bayan arkadaşının yanında çok rahat dile getirebilirken erkek arkadaşlarının yanında bu konuyu bile açamazlar.En azından ben çevremdeki kadınların böyle davrandıklarını görünce bu konuda daha fazla hüküm sahibi oldum :)Vee anladım ki kadınlar en zayıf noktalarını bayan arkadaşlarına aktarabilirken erkeklerin üzerinde otorite kurmaya daha önem veriyor.Erkek arkadaşlarının yanında güçlü görünmek kadınlar için vazgeçilmez bir hareket oluyor.
Tabii bu hep böyle olmuyo.Şahsen çoğumuzunda etrafında sıkça rastladığı kıskanç bayan arkadaşlara karşı davranışlar tam tersini gösterebilir.Bu bayan arkadaşların yerine bir erkek arkadaşla konuşmak kimi zaman daha doğru bir davranış olur.Ne yaparsın işte bacım ben merkeziyetçilik.Bir kadın ağzından hemcinslerim.lalala..

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Eminönü,martı,balık ekmek**


İstanbul deyince benim içim bir hoş olur.Bilemiyorum belki uzak olmamdan kaynaklanıyodur ama ben İstanbul'un hiç de öyle çekilmez biryer olduğunu düşünmüyorum.Orası, kendisine uzak olan insanlar için büyülü bir şehir,bambaşka bir atmosfer olarak görülür.Ondandır ki nerde bir İstanbul fotoğrafı görsem içim gider..

Bir kaç gün öncesine kadar teyzemlerdeydik.Hep bir araya geldiğimizde ya eski zamanlar yâd edilir yada o günlere ait binbir fotoğraf ortaya çıkar.Ben de fotoğraf karelerine meraklı olduğumdan albümü bizim küçüklerin ellerinden çektiğim gibi aldım ve başladım bakınmaya.Hepsi çok özel olduklarından ayrıntılı inceliyordum.Tümünün içinden bir tanesi vardı ki teyzeme ait bir kare.Arkada Eminönü, elde balık ekmek ve gökyüzünde martılar...O zamanın modasına uygun giysilerde birbirini çok iyi tamamlamış.O fotoğrafı koyabilmeyi isterdim ama şu anın olanaklarıyla temsili bir fotoğraf koydum.Umarım o büyüyü gözlere iliştirmeye yeter.lalala..
P.S:Fotoğraf için buraya bakabilirsiniz.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Dayatmanın sınırları(!)**


Dayatmanın önüne geçebilmek..

Keşke şu laf kollamalarının kabuğunu kırabilsek.Her daim özgürlüğü savunan insanların bile bazen ardını aşamadığı bir şey olsa gerek.Kaba gelenekleri geride bırakmayı en uygun yol edinsek ne mutlu olurdu herkes.
Çoğu kez rastlıyorum.Gittiğim hemen hemen her yerde çocuklara karşı bi baskı var.Çoğumuzunda hep en kırılgan dönemidir çocukluk.Hareket esaslarını o zaman aldığımızdan ilkokulda da lisede de bu devam eder.Düşünceleri açıklamak çocukluktan gençliğe geçişte hep bir sorun hep bir sıkıntı halini alır.İşte şimdi de yine aynı roller oynanıyor.Devlet gündeminde olsun,sosyal ortamda olsun hep aynı sorun hep aynı özveri esası.Keşke daha özgür bir ortam sağlayabilsek bizlerin ardındakilere.Herhangi bir sus payı koymadan.Önlerine geçmeden.
Bütün yanlışlar temelde saklı aslında.Eğitimde.Ayrımda.İnsanların birbirini ezme anlayışında.Büyük balık küçük balığı yer hesabı.İşte tüm gerçek bu..

Saçmalıklar dünyası bla bla**



Gün geçmiyor ki bir saçmalıkla daha karşılaşmayalım.

Geçenlerde Google da haber sitelerinde gezinirken fulden urasla ilgili bir haber gördüm.Fulden Uras sevgilisi için gazetenin ilan bölümüne çeşitli iltifat ve sevgi gösterisinin ardından ilişkilerine başladığı günden tutunda saati dakikayı ve saniyeyi yazmış ardınada f.u diye imzasını yapıştırmış.Aman Allahım bu da nedir dedim:SKaç zamandır gazeteleri mühim araç yerine kullanacağımıza abuk olayları arz etmek için mi kulanır olduk.Hayır tek o da değil daha 2 gün önceye kadar yine aynı gazetenin köşe yazılarını okurken aynı olayla karşılaştım.Köşe yazarıda fulden urasın yaptığı saniye yanlışlığına yanıt vermiş ve düzeltmiş.E yuh!

Bence gelinen nokta bu olunmamalı.İnsanlar sonuçta o gazeteyi dünyadan ve ülkeden haberdar olabilmek aracılığıyla almış.Ve ayrıca şu günlerde daha çoğumuzun ne olduğunu bile anlamadığı açılımlara(açılımlar diyorum çünkü bu aralar herşeyin bir açılımı oldu :S),bunların içeriklerine ve anlamamız gereken konularla muhatap olmamız gerekirken böyle şeylerin göz önüne getirilmesi ne acı..

25 Ağustos 2009 Salı

Unut ve affet ekşi üzümden iyi şarap olmaz(!)?


Çevremdeki bazı insanların bütün samimiyetsizlikleriyle etrafımda dolanmasına deli oluyorum.Hayır normalde arkadaş canlısı,sıcak kanlı bi insanımdır ama samimiyetszlk işe girince..Hani bi an gelir siz yanınızdakinin söyledikleri hakkında hadi be canım falan dersiniz yada neden arada pis pis bakışlarını yakalıyorm die kendinize sorarsınız ya işte aynen öle.Bakmayın öle valla çok agresifim.

Bazı insanlara arkadaşlığın anlamını ancak beynine iyice soktuğumuzda anlatabiliriz sanırım.:S
Bide araya bazen geçmiş karışabiliyo . İster istemez düşünmemeye çalışsamda takılıyo aklıma.Gerçekten geçmişle baş etmek kimi zaman zor olabiliyormuş.Ki ben her zaman bağışlayıcı olmaya çalışmışımdır ama bu sefer ı ıh yok yanii.Aaa bıktım yaa.lalala

P.S:Bu arada okumakta pek hevesli olduğum ''Umut''bitti.şiddetle tavsiye ederimm..

23 Ağustos 2009 Pazar

kopyalama sanatı**


Dün gece radyo dinlerken trt-fme rast geldim.Konu vizyondaki filmlerdi.Ee haliylen benimde ilgimi çekti ve dinlemeye koyuldum.Üzerinde konuşulan film bir fransız yapımı''Gerilim Hattı''ydı.Ben bu aralar fazla takip edemediğimdn filmin içeriğinide bilmiyorum.Film bir grup gencin Hırvatistan'a düzenledikleri yolculuğu ve bir o kadar klişeleşmiş olan adrenalin dolu genç arkadaşların dağa tırmanışını anlatmakta.Çok sık duyulan bir senaryo örneği.Gençler dağa tırmanır yanlarında bir iki genç kızımız , olamazsa olmaz bir kaçta çift olur ve bunlar işleri güçleri yok gibi dağa tırmanır:S Esrarengiz kimsenin biride bu dağda sanki çok haşmetli bir hal varmış ve kana susamış gibi bu gençleri öldürmek için çeşitli oyunlar tuzaklar kurar.Adrenalin dolu gençler her halta dalmak konusunda göstermiş oldukları becerileriyle bu tuzaklara yakalanırlar ve film orada biter,esrarengiz amcada oyunlarına başkalarıyla devam eder ve bittiii ta tammm.Ben dün gece aslında bu şekilde yaklaşmadım ama gerçekten bugün fragmanı izleyince olamaz yanılmışım havasına girdim.Senaryoda bir 'Otel' bir 'Dikey Limit' esilenmeleri var zaten.Sevgili Louis paul desanges abii yapma allasen.Bak sana hiç yakıştıramadım.Seyirci yeni şeyler bekler hadi bee abii.alalaala..

21 Ağustos 2009 Cuma

tam tada tam tam,tam tada tam tam..Ramazan geldi hanııııııım !!

Bir çoğu sürekli söylenmeye devam etsede yokk ben çocukluğumda yaşadığım heyecanı yine buluyorum.O iftarda kalabalık ve neşe ile yenilen yemeklerin üstüne hiç birşey tanımam.Sonra gecenin bir vakti hafızalarıma kazınmış olan davul sesleri..çocukluğumdan kalan güzel hatıralardan :)Umarım benim gibi hisseden ve düşünen bir çok insan vardır.Eee o zaman Hoşgeldinnn Ramazannnn!!lalala..

Bugün biraz solumdan kalkmış gibiydim.Bilemiyorum neden?Tüm gün başımda ağrıdan çatladı zaten :( :/ Neyseki birazdan yatmaya vakit bulucam.Ahhh uykuu artık bana varmalısın. zızzızzız..

20 Ağustos 2009 Perşembe

Bende bir umut olmalı**

Evettt bugün bi umudum oldu:)Birşeyi çok isteyince o sana kendi ayağıyla geliyormuş;)
Bugün ailecek anannemleri ziyarete gittik .Birçok ağız lakırdısı,sohbet ve pasta, böreğin ardından eve gitmek için yola koyulduk ki annemin alışveriş ihtiyaçları hiç bitmez:))Ondan alışveriş merkezine uğrayıp birazda gezeriz bahanesiyle içeri girdik.Ben gezinirken kitap reyonu dikkatimi çekti ve olduğu gibi tüm seriliğimle atıldım :)) Uzun bi göz gezdirmenin ardından umudumu**buldum ve tüm hızımla yakaladım. Bu tesadüfe tüm inancımla şaşırdım ve eve geldikk.Sizede kitap görüntüsünden küçük bi ukte**:)

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Bugünün Yıldızları**

















Fotoğrafların bazıları bulanık çıkmış.Aslında sürekli yaptığım birşey değildir mağazaya giripte blog için fotoğraf çekmek ama hepsi senin için okuyucu!!:))Öncelikli olarak başta mağaza görevlisine olayı anlattım oda mağaza büyüğünee sormak için iki dk bi kaybolmanın ardından geri geldi .fotoğraf çekebilceğimi yalnız markanın görüntülenmemesinin daha uygun olacağını söyledi.Bende üzgünümki markayı bulandırdım:( İsteyen olursa mail yoluyla söyleyebilirim.
Bu arada mağazalar tümüylen bi indirim yarışına girmiş ipekyol,tüzün,park bravo,batik,tifanny vs bir çoğu koca koca yazılarla bunu biçimlendirmişler.Bi gidip bakmakta yarar var bence:)
Bu arada yeni bi kitaba başlayacağım .Ayşe kulin'in Umut adlı romanı güzel geldi.Aslında çok revaşta olan ve heryerde görülen kitapları okumayı sevmiyorum ama tabularıda yıkmak lazım bir süre sonra dimi?? lalala...

Bunlarda ilginizi çekebilir

Related Posts with Thumbnails