31 Aralık 2009 Perşembe
Meri kırismıs ? Buyrun benim(!)
23 Aralık 2009 Çarşamba
Bitter aşkı''
** **
P.S: Bu arada botlarımı dün ilk defa giydim.Kalıba takmadılar.Arkasın da demirmiymiş neymiş sert bir tabaka varmış onu yumuşattılar.Şimdi daha iyiler yalnız tek kötü yanı ayaklarım pamuklarla iyice kaynaştı sonu nolur bilemem :D Yalnız şimdi dikkatimi çekti başlıktaki bitter Bihter diye şey ediliyor ilk bakışta.Yapmayın kuzum bitteri kirletmeyin :D Hadi öptüm yanaklarınızdan.tilalala..20 Aralık 2009 Pazar
Ayak candır**
30 Kasım 2009 Pazartesi
Midemin bayram çoşkusu*
Öncelikler bayramını kutlarım.Yine geleneği bozmayarak bayramın son günü yazıma başladım. Sanki bayramım çok yoğun geçmiş gibi ahah.Valla böyle bir bayram geçireceğimi sanmazdım.Bayramın 2 günü gezmelerdeydim aslında diğer 2 günüde yatmakta.öff keşke şu bayram tatili upuzun olsaydı.Tatil olunca pamuk gibi insan oluyorum oh mis gibi yaşam.Ama ne zaman okul başlasın off ağzından ateş çıkan ürkütücü bir ejderhaya dönüşüyorum bütün sinir üstümde oluyor.
Bayramda da büssürü şeker,çikolata yedim içime kurt kaçmışcasına.Doymadım baklavalar,dolmalar yedim yağlar bayram etti.Midem çöplük gibi
Teyzelerim,halalarım bütün gün bundan şikayet edercesine kilo muhabbeti açtılar.Artık böö oldum bunalım geçirdim.
Bu postda bitti. biraz sıkıcı oldu kusura bakma, idare ediver artık okur :D Kocaman öperim.Sevgilerimlen holalala..
10 Kasım 2009 Salı
10 KASIM***
genciyle yaşlısıyla herkes orada..
Ata'nın huzurunda..
Gözlerden bir damla yaş düştü belki siren sesleriyle.Bir kadının hıçkırıkları.Bulutlar masmavi ama yüreklerde burukluk.Bugün tüm yaşanan saygısızlık ve umursamazlıklara rağmen Ata'ya özlem hiç dinmedi ve dinmeyecekte.Ata'm huzur içinde uyu.Kalbimizdesin...
8 Kasım 2009 Pazar
Dolmuş Adabı**
Dün annemle alışverişe gittik.
Giderken de dolmuşu kullandık.Kimi zaman otobüsten daha konforlu oluyor.(tabi boş olduğu zaman)Allah'tan giderken boştu rahat rahat gittik.Gelirkende tam iş çıkışı saatine denk gelince biraz kalabalık oldu.Biz yine bi umut dolmuş boş olur belki otobüsü beklemeyelim diye bindik yine.Oturmuştum ama ortam sıkışıktı biraz.Adamın birisinin poposuyla tam yarım saat kadar tren-öküz ilişkisi yaşadıktan sonra dayanamadım biraz dikkat edermisiniz dedim.Şöyle ki otobüs her manevra yaptığında adam bana doğru gelişi güzel geliyor ve omzuma çarpıyor.Nası rahatsız oldum anlatamam.Uyarmam gayet normaldi.Bu uyarının ardından kendini yana çekti ve dikkat etti.
Çok olası bir durumdur ve hep dolmuşlarda başıma gelir.
Ortaokuldayken yine dolmuşa binme gibi bir hata yapıp annemle teyzeme gittik.O zamanlar tabi çocuğuz yer veren nezaketli(!) beyler yok.Bende ayakta ezilmemek için tam bir hayat mücadelesi veriyorum.E be şoför amca ne zorun varda o kadar insanı üstüste alıyorsun.E tabi senin keyfin gıcır.Oturmuşsun yaylanan bi koltukta bi aşağı bi yukarı çıka ine dolmuşunu sürüyosun ama ya biz ayaktakiler..
Her neyse adamın biri bindi bende tam kapının ordayım dipdibeyiz ki bu iğrenç birşey süreklide suratıma bakıp duruyor.Ama ne sinirlenmişim ne rahatsız olmuşum.Hayır tamam sıkışık ortam ama hiç mi bir iki kişi indiğinde geriye gidilmez e pes.Dolmuş baya boşaldı ama bizim bön bakış amca halen dibimde.Dayanamayıp biraz ileri gidermisiniz dedim.Geriye çekildi baya ama kıt beyin olunca insan bakmaya devam eder tabi.Bide yaşım başım küçük ne buldun da bakıyorsun demi.Töbe töbe.
İşte böyle okur dolmuş adabının halen öğrenilememiş olmasıyla birlikte bir daha dolmuşa binilmicek iç sesim bunu haykırıyor.
Adapsız dolmuşlara binmemeniz dileklerimlen.Öperim.lalala..
4 Kasım 2009 Çarşamba
Hepsi Bu**
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar
değişen ben değilim
dönüşen savaş
artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya
yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor geceleri...
geceler...
yani Ahmet Haşim in kafiyeleri...
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...
işte hepsi bu kadar...
YILMAZ ERDOĞAN
31 Ekim 2009 Cumartesi
Ben yaptım! Ben yaptım! **
Aydıncık mutfakta devam ediyor:)Malum okullar tatil olunca evde uğraşacağım tek şey kalıyor yemek,pasta-börek işler..
Bende oturdum bugün çikolatalı ıslak kek tarzı birşey yaptım.Doğaçlamayı Allahtan çok seven bir insan olduğum için(!) harika işler çıkarıyorum ımm evet..:)
Şimdi bu olup bitmiş ama buzdolabına konmamış hali ondan biraz cıvıkımsı gözüküyor.üstünde de fındık parçacıkları var.Fotoğraftan seçilemeyebilir belki.Tarifi vereyim şimdi.
Evet..(çok çok kolay bir pasta herkes yapabilir bkz:ben bile yapmışım:))
Malzemeler:
keki için
3 yumurta
1.5 su bardağı şeker
1 çay bardağı süt
yarım bardak sıvıyağ(olabildiğince az katın)
5 fincan un
1 paket kakao
kabartma tozu (şimdi bunları sırayla koyun ve çırpın) sonra yuvarlak yada kare bir kek kalıbına döktükten sonra 200' derecede pişirin.
**
iç malzeme:
1 bardak süt
1 paket krem şanti
-çikolata sosu:
2 kaşık kakao
4 kaşık şeker
2 su bardağı süt
2 kaşık nişasta (orta ateşte topaklaşmayacak biçimde karıştırınız.)
Ayrı ayrı çikolata ve krem şantiyi hazırladıktan sonra soğmuş olan kekin üstüne önce krem şanti olmak koşuluyla sürünüz.Ben keki ikiye bölüp yaptım.Biraz zahmetli oldu.İsteğe bağlı hazır kekte alınabilir.Hatta daha az uğraşmış olursunuz :P işlem bitttikten sonra üstünüde fındık parçacıklarıyla süsleyebilirsiniz.İşte bu kadarrr. durun durun kekimin servise sunum haline geldikk.
Afiyet olsun.Servise hazırdır :P :) lalala..30 Ekim 2009 Cuma
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı**
18 Ekim 2009 Pazar
Sonbahar**
11 Ekim 2009 Pazar
kendime yaptığım demagoji**
Benim bir arkadaşım var. Çok iyi birisi ,yani içi dışı bir.böyle erkek fatma tarzı falandır ama hiç kötü bişisini görmedim o derece..Bu kız hep güler espirilidir böyle yarı çatlak falan takılırız bununla.Dün böyle yanımıza geldi surat bir karış dokunsan ağlayacak.Bizde şaşırdık tabi onu hiç bu halde görmemiştik.Baya kötü gözüküyordu.Sorduk ne oldu diye ıh mıh etti bişi demedi.Neyse fazla gitmedik üzerine anlatır dedik.sonra aradan zaman geçti bu nası ağlıyor böyle hıçkıra hıçkıra.Telaş ettim çünkü kafasına takmaz öyle herşeyi serbesttir.Babam dedi..damarları yüzde yüz tıkanmış.Zaten kalp hastasıydı.Dünde kriz geçirdi.Artık ilaç tedavisi nereye giderse.Yapılacak birşey kalmamış demiş doktorlarda.
Offff ben orda bi tıkandım.Zaten böyle ailevi konularda çok hassasımdır.Bütün herkes hiç birşey diyemedi.Ne diceksin ki zaten böyle bi konuda.Hepimiz bi şok olduk.Teselli etmeyi iyi bilirim ama böyle bi konu bana bile ağır geldi.Sessizliği bozdum..Doktorlar yanılabilir dedim yani herşeyi kesin bilemeyebilirler.Sen hemen moralini bozma.Başka hastanelere gidin bakalım diğer doktorlar ne diyecek..
3 hastaneye gittik sonuçlar aynı deyince hopp 2. top.Sustum.hık desem ağlayacağım.Böyle durumlarda bide ben hemen kendimi o kişinin yerine koyarım ondan bu sefer bunu denememeye çalıştım.Babamm.. uff hayır düşünmeyeceğim dedim.Neyse biz bunu dışarı falan çıkardık.Hava alsın diye dolaştırdık.Kendini bir sıkıyo ağlamayacağım ben bunu bir kez daha geçirdim yok hayır diye.Hava aldıktan sonra biraz dağıldı iyi gibi oldu.Neyse vedalaştık ayrıldık eve gitmek için durakta otobüs bekliyorum.Karşıdan karşıya bir kadın geçti bir kız yardım etti.O ana kadar birşey yok sonra çitlerin üzerine doğru yürüdü hop ay derken düştü birden fırladım kadın yerde ağlıyor.Yardım ettik kadını bir yere oturttuk yandaki marketten su falan getirdiler.ben düştüğü an gözleri görmüyor zannetmiştim ama başı dönmüş sanırım.ne bileyim çünkü çitler biraz kalınca görmemek mümkün değil. ağladığını görünce bir hoş oldum
:( sonra kalktı gitti..herşey üstüste gelmeye başlamıştı bir de otobüsten dışarı bakarken çok önceden tanıdığım gözleri görmeyen birisini görünce neler oluyo haydaa falan dedim.tesadüflere bak!Eve geldim direk annemi aradım anlattım bütün herşeyi üzme kendini gelince konuşuruz dedi.birazda kızın durumu hakkında konuştuk kapattık.Eve geldiğinde de dayanamadım ağladım.Sarıldık falan.öyle işte..
Aaaaa çok konuştum neyse görüşürüz bir dahaki posta okur öperim.holalala..
3 Ekim 2009 Cumartesi
İlklerim**
Halen var ama bu aralar ne zaman bulabiliyorum ne de bu konuda kendime güven.Önceden çekmiş olduğum fotoğraflara denk geldim biraz önce dosyalarda.Boş boş duracağına seyire çıkarayım dedim :Dİşte benim ilklerim..
Doğayı çok seviyorum.Bu kadar sade ve şaşılası başka bir güzellik olabilir mi?
28 Eylül 2009 Pazartesi
Agresifim hülennn(!)
23 Eylül 2009 Çarşamba
Bayramınız kutlu olsun efenimm**
Bayram..
Evet.Bitti yahu.Vallahi misafire tatlı götüre götüre bi hizmetttir efenim günler geçtii gitti.Bu arada giyecek bişi bulamamanın verdiği hüzünle kendimi dışarlara atmış savrula savrula geziniyordum ki bir mağazaya tesadüfen girişimle aradığımı buldum.Neyseki bu meseleyide hallettim :D.Öle işte ya ama varya ilk iki gün değilde son gün maşallah bir geldiler ne bileyim yani insan hışmına uğradık.Bir eve 25-30 kişi aynı anda gelir mi?.Abartmıyorum ya.Koptu bileklerim.:(Sonracığıma biz gezdik tebii bayaa.Teyze,hala,amca şu bu derken bu da bölee geçti bitti işte.
Bu aralarda dışarısı ana baba günü bacım okullar açılcak ya herkesde bir telaş.Öle iştee.
Bloggerda da bir sorundur gidiyo ya giremiyodum denk geldi.Hiç umudum yoktu şans eseri girdim yazıyım dedim.Öle işte okur bir arada kayısı tatlısı yapmıştım o heveslen fotoğraf falan çektim.Olurda yine şans eseri yolum buralara düşerse koyarım , tarifte veririm:P Korkmayın pasta,börek,tatlı tarifleri veren bir blog olmayacağım sadece denemelerimi paylaşıyorum.Sevgilerimi yollar,geçmiş bayramınızı kutlarım.Ninananna..
17 Eylül 2009 Perşembe
Bayramın telaşı,yok mu sallayanı?
16 Eylül 2009 Çarşamba
Marilyn'le Bir Gece ve Kar
Bugün Sabah Gazetesi'nin ekinde kitaplara bakıyordum.Her ne kadar yeni çıkan kitapları almama gibi bir önyargım olsada takip ediyorum yeaa.
Kitap konusunda seçici olmadan yana olduğum için öyle son dönemlerin vampirli , Edwardlı kitaplarına bakmıyorum.Okuyanı var, deli gibi hayranları var,facebookta grup bile açıyorlar beni ilgilendirmez.Ama realistlikten yana olduğum kesin.Neyse gazeteyi bir açtım ya nası bir sevgidir heryerde vampirli kitaplar falan dedim bu konuyu fazla abarttılar valla.Hayır vampirlerin olduğuna inanan bile çıktı e pes yanii.
Neyse vampirli sayfaları direk geçtiğim için bir baktım gazetenin son sayfasındayım ilgimi çekeceğini pek sanmıyodum ama altta Marilyn' le ilgili bir kitabın başlığını gördüm.İçerikte şunlar yazıyordu;
Kennedy ile ilk gecesinde şunları söylüyor Marilyn Monroe:
''Olabilecek en saf ve doğal durum,çıplaklık.Ama akıllarında tek bir düşünce var;insanları cinsellikle kışkırtmak.Bu rolü oynamaktan nefret ediyorum.Şevhet doğal olmalı.İşte böyle düşünüyorum ve beni küçümsüyorlar,biliyorum.Başkan olduğunda bu aptal kuralları kaldıracakmısın?''
Marilyn'i obje olarak görenler için işte cevap.Sanırım yazarda Marilyn in yaşamından örnekleyerek bazı mesajlar vermeye çalışıyor.Zaten kitap çok kısa 74 sayfalık.Denk gelirsem alıcam o zamanda görüşlerimi yazarım.sevgilerimlenn.holalala..
ben artık yatalak bir nineyim ?(!)
12 Eylül 2009 Cumartesi
Arrr yuuu rediyyy??**
11 Eylül 2009 Cuma
Aydıncık gezmelerde**
Babamla yandaki karede bulunan kağnıyı çok sevdik.Ama çok şeker durmuyomu?
10 Eylül 2009 Perşembe
yaşamabilitemin dereceleri(!)**
5 Eylül 2009 Cumartesi
Özlediklerim elime m(i)m diksin!
Öncelikle küçüklük her zaman her kişinin olmazsa olmazı.Küçüklüğümü çok özlüyorum.özellikle babamın elinden tutup luna parka gitmek.(Çok sıradan gibi gözükebilir ama benim için çok özel anlardan birisi.)
Atilla taş'ın ham çökelek şarkısıyla aynanın karşısında dans etmeyi (o zamanlar pekkk bi meşhurdu.bizimkide çocuk aklı işte o zamanların ricky martini sanardık.)
4 5 yaşlarımda bütün saf duygularımla dinleyip inandığım korkunç olayları:D ve yaşamın toz pembe zamanlarını..
En yakın arkadaşlarımdan olan Burçin ve Ebru'yla(ki halen görüşürüz)çocukluk maceralarım.Mesela çatı katı düzenlemesi..
Ortaokuldaki müsamerelerde tüm okulun önünde Ordunun Dereleri ni(sesimde pek güzeldir öhö öhöm) söyleyişimi.
Lisede sabah okuldan binbir zorlukla kaçıp kızılayda kahvaltı yapmayı ve metroda yolculukları..
Benim için çok özel olan bir arkadaşımla Kocatepe taraflarında gezip eğlenmeyi kaldırıma oturup kahkalarla ortalığı inletimişizi.
Sınıfça yapılan piknikleri ve etleri pişirmeyi beceremeyip çiğ ete kaldığımız sıcak ve neşeli günleri.
Kuzenlerimle yaptığımız tatilleri ve yaşadığımız güzel anıları.
Bana en güzel anları yaşatan ve şu zamanlarda pekte bir araya gelemediğimiz herkesi özlüyorum.(aklıma gelenlerin hepsii bu kadar ama eminim daha çokk vardır.)
Geçmişi özlemek bazen beni korkutur.Geçmişi çok fazla düşünen bir insan değilim aslında.Sadece bana mutluluk veren kişileri ve o dönemleri yazdım onun için.
Bu mimi birilerine yollamayı çok isterdim ama blog alemine bakıldığı üzere mimden bıkmış gözüküyor.Onun için Desperate Housewife 'ı kocaman öper vee bu mimi burada sonlandırırım.
3 Eylül 2009 Perşembe
Çi çi çikolataaaaa**
Tabiatım böyle be şekerim(!)
31 Ağustos 2009 Pazartesi
Eminönü,martı,balık ekmek**
27 Ağustos 2009 Perşembe
Dayatmanın sınırları(!)**
Saçmalıklar dünyası bla bla**
Gün geçmiyor ki bir saçmalıkla daha karşılaşmayalım.
Geçenlerde Google da haber sitelerinde gezinirken fulden urasla ilgili bir haber gördüm.Fulden Uras sevgilisi için gazetenin ilan bölümüne çeşitli iltifat ve sevgi gösterisinin ardından ilişkilerine başladığı günden tutunda saati dakikayı ve saniyeyi yazmış ardınada f.u diye imzasını yapıştırmış.Aman Allahım bu da nedir dedim:SKaç zamandır gazeteleri mühim araç yerine kullanacağımıza abuk olayları arz etmek için mi kulanır olduk.Hayır tek o da değil daha 2 gün önceye kadar yine aynı gazetenin köşe yazılarını okurken aynı olayla karşılaştım.Köşe yazarıda fulden urasın yaptığı saniye yanlışlığına yanıt vermiş ve düzeltmiş.E yuh!
Bence gelinen nokta bu olunmamalı.İnsanlar sonuçta o gazeteyi dünyadan ve ülkeden haberdar olabilmek aracılığıyla almış.Ve ayrıca şu günlerde daha çoğumuzun ne olduğunu bile anlamadığı açılımlara(açılımlar diyorum çünkü bu aralar herşeyin bir açılımı oldu :S),bunların içeriklerine ve anlamamız gereken konularla muhatap olmamız gerekirken böyle şeylerin göz önüne getirilmesi ne acı..
25 Ağustos 2009 Salı
Unut ve affet ekşi üzümden iyi şarap olmaz(!)?
Çevremdeki bazı insanların bütün samimiyetsizlikleriyle etrafımda dolanmasına deli oluyorum.Hayır normalde arkadaş canlısı,sıcak kanlı bi insanımdır ama samimiyetszlk işe girince..Hani bi an gelir siz yanınızdakinin söyledikleri hakkında hadi be canım falan dersiniz yada neden arada pis pis bakışlarını yakalıyorm die kendinize sorarsınız ya işte aynen öle.Bakmayın öle valla çok agresifim.
Bazı insanlara arkadaşlığın anlamını ancak beynine iyice soktuğumuzda anlatabiliriz sanırım.:S
Bide araya bazen geçmiş karışabiliyo . İster istemez düşünmemeye çalışsamda takılıyo aklıma.Gerçekten geçmişle baş etmek kimi zaman zor olabiliyormuş.Ki ben her zaman bağışlayıcı olmaya çalışmışımdır ama bu sefer ı ıh yok yanii.Aaa bıktım yaa.lalala
P.S:Bu arada okumakta pek hevesli olduğum ''Umut''bitti.şiddetle tavsiye ederimm..
23 Ağustos 2009 Pazar
kopyalama sanatı**
21 Ağustos 2009 Cuma
tam tada tam tam,tam tada tam tam..Ramazan geldi hanııııııım !!
Bugün biraz solumdan kalkmış gibiydim.Bilemiyorum neden?Tüm gün başımda ağrıdan çatladı zaten :( :/ Neyseki birazdan yatmaya vakit bulucam.Ahhh uykuu artık bana varmalısın. zızzızzız..
20 Ağustos 2009 Perşembe
Bende bir umut olmalı**
19 Ağustos 2009 Çarşamba
Bugünün Yıldızları**
Fotoğrafların bazıları bulanık çıkmış.Aslında sürekli yaptığım birşey değildir mağazaya giripte blog için fotoğraf çekmek ama hepsi senin için okuyucu!!:))Öncelikli olarak başta mağaza görevlisine olayı anlattım oda mağaza büyüğünee sormak için iki dk bi kaybolmanın ardından geri geldi .fotoğraf çekebilceğimi yalnız markanın görüntülenmemesinin daha uygun olacağını söyledi.Bende üzgünümki markayı bulandırdım:( İsteyen olursa mail yoluyla söyleyebilirim.