28 Şubat 2012 Salı

Uyumadan önce bir bardak sıcak post içiniz!

- -


-

Merhaba.
Kış çok çetin ve okulum dağın başında.
Yani bu demek oluyor ki şehir merkezindeki havanın 2 3 derece-hatta belki daha fazlası-soğuğunda hayat mücadelesi veriyorum.
Bu kış pek hasta olmadım hatta dur ya galiba hiç olmadım.Evet.
Sonra kış demek battaniye demek kitap demek film demek.İzledikçe izliyorum birde bu hafta 1-4 mart arası Cepa'da if 11.bağımsız film festivali var.
Merak ettiklerim ve bu hafta görmeyi umduğum filmlerden bazıları
-The Descendants/senden bana kalan
Alexander Payne'nin yapımcılığını,yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı bol ödüllü film senden bana kalan.Bunun dışında George Clooney'nin oyunculuğu hakkında bir çok yazı okumuştum gazetede.Yazıda film vasatlar bölümüne konmuştu.Payne'nin 'Sideways' filminde yükselttiği çıtayı bu filmde biraz düşürdüğü de söyleniyor.Bakalım izleyip göreceğiz.
-50/50 harika bir film.Film festivali kapsamında da gösterime yeniden gireceğini öğrendim.
evet kısa soluklu ama akıcı,izlenebilir.
Ki ben zaten Joseph Gordon hastası olduğumdan film benim için çok iyiydi. :)
Bunların dışında gerilim,dram ve korku türlerinde görebileceğimiz Take Shelter'ın yorumlarında ise yarı yarıya bir durum söz konusu.Aynı şekilde Bellflower,If a tree falls:A story of the eart liberation front,Magic trip,Dark horse ve daha bir çok film gösterimde olacak.

Offf durduramıyorum ki kendimi.İlle not defteri olsun,parisli olsun.


D&R'dan kaptım.Terapi falan deyince ilgimi çekti.E zaten aksi düşünülemezdi değil mi? :)

Cep boyu kitapları çok seviyorum her yerde taşınabiliyor.Geçenlerde bir kitapçıda gezerken henüz filmini de izlemediğim 'eat pray love'ı gördüm ve hiç düşünmeden kaptım.Şimdilik güzel gidiyor.Tabi bunun dışında 2 kitap daha var bitecek.E hadi bakalım gayret!
♥♥♥♥♥

Şarkı mı?
Çokkk uzaklara gitsin.

12 Şubat 2012 Pazar

Çayda senden olursa kekimle geliyorum bebeyim.

Evdeyim.
1hafta boyunca evden dışarı çıkmadım resmen.
Sadece dün nefes almak,2 insan yüzü görmek ve özlemiş olduğum birkaç değerli arkadaşımı görmek dışında.
Evdeyim evdeyim napıyorum sanıyorsun film,kitap,müzik,yazıp-çizmek,pasta-börek yapmak,mekik çekmek :/,ve dekıreyşın.
Mesela en son kulak çöpünün plastik kabını hasır iple sarıp kolye yüzük kutusu yaptım.
Anla ki o kadar sıkılmışım.Resmen yok oldum ya.
Mutfakta devamlı pasta börek kurabiş yapmaktan ve bunları yemekten 7 aylık hamile gibi oldum. :(((
Hıı bu aralar uğrak yerim,refika'm... tıktık
Fotoğrafta da görmüş olduğunuz fındıklı pastane keki'nin tarifini de oradan aldım.
E o zaman size de afiyet olsun. :)))
Tarif için tık yapsak yeter.



4 Şubat 2012 Cumartesi

Bir vakit kuşlar ötünce-

Merhabalarr :)
Evet evet gerçeğim ya döndüm sonunda.
Şimdi sınavlar bitip okul sıkıntısı falan ortada kalmayınca şöyle bir ohh çektim.
Bunun dışında okumam gereken kitapların ve izlenmesi gereken filmlerin olması,iki filmi bir güne sığdıracak kadar ileri gitmem hoş tabii.
Bu aralar kitapları alıp alıp yarısında bırakıyorum ki hiç böyle bir alışkanlığım yok yani asla yapmazdım böyle bir şey :/
Ama yok yok halledeceğim okumam gereken 3 kitap biter bitmez yenilerini almam lazım. *-*
*
Kış çok çetin.
Yemin ediyorum ayaklarımı ısıtamıyorum bu nedir ya?
Bir de okulumun bulunduğu konum sağolsun merkeze kıyasla dondurucu olduğu için sarıp sarmalanıp çıkıyorum evden ama nafile.
Şöyle bir durum da var ki ben bu kış hiç hasta olmadım.Yani olmadım gibi.Senelik bir kez bana uğrayan o ağır,beni yataklara düşüren gripten üşütmeye ve daha nice hastalığa dönüşen illet henüz gelmedii.
Düzenli aralıklarla ıhlamur içmeme bağlıyorum ben bu durumu öhö :p
*
O kadar okuyorum-izliyorum,kitap ve film postu yazsam iyi olacak.
Bir de ben bir sürü şarkı dinledim.Keşfettim mi desem ne desem.
Tamam aklımda!!

Kar yağdı,yağdı,yağdı..

Ama gezmelerden mahrum kalamadık.Tatil dedik.Kar-a kış-a rağmen yılmadık,direndik..


Evde mahzur kaldığımız zamanlarda oldu..
Ama sıcacık kahve,battaniye,kitap üçlüsüyle de hayat güzeldi. :)

Yakın bir arkadaşım Samsun'daki bir şaman dükkanından ayraç almış.Baktıkça içim ferahlıyor,kendime geliyorum.Sanırım ben kırmızıyı çok seviyorum..

-İçimde bir yengeç var- diyor Aruoba.
Ses vermek gerekti.
Ben-lik'e.
İç ses diye garip bir yakınlık duyduğumuz yengeçlere ithafen yazılmıştı.
Okudukça daha yakınlaştım yengeç-e.Anlamak için dinlemekten çok hissetmek gerekti.
Boşlukları doldurmayı bırakmak belki.


Kızkardeş hediyesi küçük G.
Yerim ki ben bunu! :)
**

Bunlarda ilginizi çekebilir

Related Posts with Thumbnails