31 Ağustos 2009 Pazartesi

Eminönü,martı,balık ekmek**


İstanbul deyince benim içim bir hoş olur.Bilemiyorum belki uzak olmamdan kaynaklanıyodur ama ben İstanbul'un hiç de öyle çekilmez biryer olduğunu düşünmüyorum.Orası, kendisine uzak olan insanlar için büyülü bir şehir,bambaşka bir atmosfer olarak görülür.Ondandır ki nerde bir İstanbul fotoğrafı görsem içim gider..

Bir kaç gün öncesine kadar teyzemlerdeydik.Hep bir araya geldiğimizde ya eski zamanlar yâd edilir yada o günlere ait binbir fotoğraf ortaya çıkar.Ben de fotoğraf karelerine meraklı olduğumdan albümü bizim küçüklerin ellerinden çektiğim gibi aldım ve başladım bakınmaya.Hepsi çok özel olduklarından ayrıntılı inceliyordum.Tümünün içinden bir tanesi vardı ki teyzeme ait bir kare.Arkada Eminönü, elde balık ekmek ve gökyüzünde martılar...O zamanın modasına uygun giysilerde birbirini çok iyi tamamlamış.O fotoğrafı koyabilmeyi isterdim ama şu anın olanaklarıyla temsili bir fotoğraf koydum.Umarım o büyüyü gözlere iliştirmeye yeter.lalala..
P.S:Fotoğraf için buraya bakabilirsiniz.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Dayatmanın sınırları(!)**


Dayatmanın önüne geçebilmek..

Keşke şu laf kollamalarının kabuğunu kırabilsek.Her daim özgürlüğü savunan insanların bile bazen ardını aşamadığı bir şey olsa gerek.Kaba gelenekleri geride bırakmayı en uygun yol edinsek ne mutlu olurdu herkes.
Çoğu kez rastlıyorum.Gittiğim hemen hemen her yerde çocuklara karşı bi baskı var.Çoğumuzunda hep en kırılgan dönemidir çocukluk.Hareket esaslarını o zaman aldığımızdan ilkokulda da lisede de bu devam eder.Düşünceleri açıklamak çocukluktan gençliğe geçişte hep bir sorun hep bir sıkıntı halini alır.İşte şimdi de yine aynı roller oynanıyor.Devlet gündeminde olsun,sosyal ortamda olsun hep aynı sorun hep aynı özveri esası.Keşke daha özgür bir ortam sağlayabilsek bizlerin ardındakilere.Herhangi bir sus payı koymadan.Önlerine geçmeden.
Bütün yanlışlar temelde saklı aslında.Eğitimde.Ayrımda.İnsanların birbirini ezme anlayışında.Büyük balık küçük balığı yer hesabı.İşte tüm gerçek bu..

Saçmalıklar dünyası bla bla**



Gün geçmiyor ki bir saçmalıkla daha karşılaşmayalım.

Geçenlerde Google da haber sitelerinde gezinirken fulden urasla ilgili bir haber gördüm.Fulden Uras sevgilisi için gazetenin ilan bölümüne çeşitli iltifat ve sevgi gösterisinin ardından ilişkilerine başladığı günden tutunda saati dakikayı ve saniyeyi yazmış ardınada f.u diye imzasını yapıştırmış.Aman Allahım bu da nedir dedim:SKaç zamandır gazeteleri mühim araç yerine kullanacağımıza abuk olayları arz etmek için mi kulanır olduk.Hayır tek o da değil daha 2 gün önceye kadar yine aynı gazetenin köşe yazılarını okurken aynı olayla karşılaştım.Köşe yazarıda fulden urasın yaptığı saniye yanlışlığına yanıt vermiş ve düzeltmiş.E yuh!

Bence gelinen nokta bu olunmamalı.İnsanlar sonuçta o gazeteyi dünyadan ve ülkeden haberdar olabilmek aracılığıyla almış.Ve ayrıca şu günlerde daha çoğumuzun ne olduğunu bile anlamadığı açılımlara(açılımlar diyorum çünkü bu aralar herşeyin bir açılımı oldu :S),bunların içeriklerine ve anlamamız gereken konularla muhatap olmamız gerekirken böyle şeylerin göz önüne getirilmesi ne acı..

25 Ağustos 2009 Salı

Unut ve affet ekşi üzümden iyi şarap olmaz(!)?


Çevremdeki bazı insanların bütün samimiyetsizlikleriyle etrafımda dolanmasına deli oluyorum.Hayır normalde arkadaş canlısı,sıcak kanlı bi insanımdır ama samimiyetszlk işe girince..Hani bi an gelir siz yanınızdakinin söyledikleri hakkında hadi be canım falan dersiniz yada neden arada pis pis bakışlarını yakalıyorm die kendinize sorarsınız ya işte aynen öle.Bakmayın öle valla çok agresifim.

Bazı insanlara arkadaşlığın anlamını ancak beynine iyice soktuğumuzda anlatabiliriz sanırım.:S
Bide araya bazen geçmiş karışabiliyo . İster istemez düşünmemeye çalışsamda takılıyo aklıma.Gerçekten geçmişle baş etmek kimi zaman zor olabiliyormuş.Ki ben her zaman bağışlayıcı olmaya çalışmışımdır ama bu sefer ı ıh yok yanii.Aaa bıktım yaa.lalala

P.S:Bu arada okumakta pek hevesli olduğum ''Umut''bitti.şiddetle tavsiye ederimm..

23 Ağustos 2009 Pazar

kopyalama sanatı**


Dün gece radyo dinlerken trt-fme rast geldim.Konu vizyondaki filmlerdi.Ee haliylen benimde ilgimi çekti ve dinlemeye koyuldum.Üzerinde konuşulan film bir fransız yapımı''Gerilim Hattı''ydı.Ben bu aralar fazla takip edemediğimdn filmin içeriğinide bilmiyorum.Film bir grup gencin Hırvatistan'a düzenledikleri yolculuğu ve bir o kadar klişeleşmiş olan adrenalin dolu genç arkadaşların dağa tırmanışını anlatmakta.Çok sık duyulan bir senaryo örneği.Gençler dağa tırmanır yanlarında bir iki genç kızımız , olamazsa olmaz bir kaçta çift olur ve bunlar işleri güçleri yok gibi dağa tırmanır:S Esrarengiz kimsenin biride bu dağda sanki çok haşmetli bir hal varmış ve kana susamış gibi bu gençleri öldürmek için çeşitli oyunlar tuzaklar kurar.Adrenalin dolu gençler her halta dalmak konusunda göstermiş oldukları becerileriyle bu tuzaklara yakalanırlar ve film orada biter,esrarengiz amcada oyunlarına başkalarıyla devam eder ve bittiii ta tammm.Ben dün gece aslında bu şekilde yaklaşmadım ama gerçekten bugün fragmanı izleyince olamaz yanılmışım havasına girdim.Senaryoda bir 'Otel' bir 'Dikey Limit' esilenmeleri var zaten.Sevgili Louis paul desanges abii yapma allasen.Bak sana hiç yakıştıramadım.Seyirci yeni şeyler bekler hadi bee abii.alalaala..

21 Ağustos 2009 Cuma

tam tada tam tam,tam tada tam tam..Ramazan geldi hanııııııım !!

Bir çoğu sürekli söylenmeye devam etsede yokk ben çocukluğumda yaşadığım heyecanı yine buluyorum.O iftarda kalabalık ve neşe ile yenilen yemeklerin üstüne hiç birşey tanımam.Sonra gecenin bir vakti hafızalarıma kazınmış olan davul sesleri..çocukluğumdan kalan güzel hatıralardan :)Umarım benim gibi hisseden ve düşünen bir çok insan vardır.Eee o zaman Hoşgeldinnn Ramazannnn!!lalala..

Bugün biraz solumdan kalkmış gibiydim.Bilemiyorum neden?Tüm gün başımda ağrıdan çatladı zaten :( :/ Neyseki birazdan yatmaya vakit bulucam.Ahhh uykuu artık bana varmalısın. zızzızzız..

20 Ağustos 2009 Perşembe

Bende bir umut olmalı**

Evettt bugün bi umudum oldu:)Birşeyi çok isteyince o sana kendi ayağıyla geliyormuş;)
Bugün ailecek anannemleri ziyarete gittik .Birçok ağız lakırdısı,sohbet ve pasta, böreğin ardından eve gitmek için yola koyulduk ki annemin alışveriş ihtiyaçları hiç bitmez:))Ondan alışveriş merkezine uğrayıp birazda gezeriz bahanesiyle içeri girdik.Ben gezinirken kitap reyonu dikkatimi çekti ve olduğu gibi tüm seriliğimle atıldım :)) Uzun bi göz gezdirmenin ardından umudumu**buldum ve tüm hızımla yakaladım. Bu tesadüfe tüm inancımla şaşırdım ve eve geldikk.Sizede kitap görüntüsünden küçük bi ukte**:)

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Bugünün Yıldızları**

















Fotoğrafların bazıları bulanık çıkmış.Aslında sürekli yaptığım birşey değildir mağazaya giripte blog için fotoğraf çekmek ama hepsi senin için okuyucu!!:))Öncelikli olarak başta mağaza görevlisine olayı anlattım oda mağaza büyüğünee sormak için iki dk bi kaybolmanın ardından geri geldi .fotoğraf çekebilceğimi yalnız markanın görüntülenmemesinin daha uygun olacağını söyledi.Bende üzgünümki markayı bulandırdım:( İsteyen olursa mail yoluyla söyleyebilirim.
Bu arada mağazalar tümüylen bi indirim yarışına girmiş ipekyol,tüzün,park bravo,batik,tifanny vs bir çoğu koca koca yazılarla bunu biçimlendirmişler.Bi gidip bakmakta yarar var bence:)
Bu arada yeni bi kitaba başlayacağım .Ayşe kulin'in Umut adlı romanı güzel geldi.Aslında çok revaşta olan ve heryerde görülen kitapları okumayı sevmiyorum ama tabularıda yıkmak lazım bir süre sonra dimi?? lalala...

18 Ağustos 2009 Salı

''Mayıs Sıkıntısı'' bende ne sıkıntı bıraktı ne tasa..


N.B.Ceylan bendeki tüm sıkıntıları aldı,götürdü.Evet dün akşam cnbc ekranında N.B.Ceylan'ın ''Mayıs Sıkıntısı''adlı büyük başarı getiren filmlerinden biri yayınlandı.Filmdeki ortam ve sesler o kadar güzel yansıtılmıştı ki doğaya eğilim ön plandaydı.Her zamanki gibi soluksuz seyretttim ve muhteşemdi.

Bugünümü Tuğçe'ciğimin engin tecrübe ve bilgileri altında geçirdim.Bi ara tatlı sohbetimize öle dalmışız ki garsonun çayları getirmesiyle gelmesiyle irkildik:))Uzun bir aradan sonra geçmişten bir yüz görmek güzelmiş.Her zaman olması isteğiyle lalalala..

Artık Başlamalı..

Evetttt bütün olay blog açmakla bitmiyormuş meğer.:( Bunun biçimlendirilmesinden tut her bir ayrıntısı varmış.Zor işmiş vallahi.Öyle bir dalmışım ki yok düzenleyim yok yazı yazayım diye bir süre kopmuşum hayattan.Yavaş yavaş alışmaya başladım ama :)
Zaten evde oturmaktan başka yapacağım bişi yok.Artık tümüylen Ankara 'dayım.Bundan öte yapılacak arkadaşlarla buluşmaktan başka bişii değil.Umarım blogumu içime sindire sindire şekillendirmeyi başarabilirim..

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Ve sonundaa..

Evet sonunda belli bir zaman aşımının ardından blog kurabildim.Yapmayı istediğim birçok şey arasında bu güzel hayalde vardı.Vee sonunda olabildi...Blog oluşturmayı hiç denemediğimden yapımında biraz zahmet çeksemde bunu başardım ve nur topu gibi bir blogumuz olduuuuuu.. :)

Bunlarda ilginizi çekebilir

Related Posts with Thumbnails