30 Kasım 2009 Pazartesi

Midemin bayram çoşkusu*

Sevgili okur;

Öncelikler bayramını kutlarım.Yine geleneği bozmayarak bayramın son günü yazıma başladım. Sanki bayramım çok yoğun geçmiş gibi ahah.Valla böyle bir bayram geçireceğimi sanmazdım.Bayramın 2 günü gezmelerdeydim aslında diğer 2 günüde yatmakta.öff keşke şu bayram tatili upuzun olsaydı.Tatil olunca pamuk gibi insan oluyorum oh mis gibi yaşam.Ama ne zaman okul başlasın off ağzından ateş çıkan ürkütücü bir ejderhaya dönüşüyorum bütün sinir üstümde oluyor.

Bayramda da büssürü şeker,çikolata yedim içime kurt kaçmışcasına.Doymadım baklavalar,dolmalar yedim yağlar bayram etti.Midem çöplük gibi
oldu.

Teyzelerim,halalarım bütün gün bundan şikayet edercesine kilo muhabbeti açtılar.Artık böö oldum bunalım geçirdim.
Bayram süreci böylee geçti.

Perşembe günü 2012'ye gittim.Allah'ım bu nası bir film ya acayip abartmışlar efektleri berbat etmişler filmi.Evet okur beynini yıkamış gibi oluyorum ama durum böyle.Ne zaman baksam bir konuşmanın ardından hop dağlar yarılıyor insanlar içine düşüyor , uçak uçuyor ,sular taşıyor.Hiç beğenmedim.Film hakkında gerçekleri yansıtıyor demişler, küresel ısınmadan dolayı ama gerçekliği sadece fiil olarak işlemişler.İnsan duygularına inilmemiş.Bu olayın nası bir tesir yapacağına da girilseydi ve efektler azaltılsaydı eminim gayet keyifli izlenilirdi.
** ** **
Bu postda bitti. biraz sıkıcı oldu kusura bakma, idare ediver artık okur :D Kocaman öperim.Sevgilerimlen holalala..

10 Kasım 2009 Salı

10 KASIM***

Ata yolunda..
genciyle yaşlısıyla herkes orada..


Ata'nın huzurunda..


Gözlerden bir damla yaş düştü belki siren sesleriyle.Bir kadının hıçkırıkları.Bulutlar masmavi ama yüreklerde burukluk.Bugün tüm yaşanan saygısızlık ve umursamazlıklara rağmen Ata'ya özlem hiç dinmedi ve dinmeyecekte.Ata'm huzur içinde uyu.Kalbimizdesin...

8 Kasım 2009 Pazar

Dolmuş Adabı**



Dün annemle alışverişe gittik.

Giderken de dolmuşu kullandık.Kimi zaman otobüsten daha konforlu oluyor.(tabi boş olduğu zaman)Allah'tan giderken boştu rahat rahat gittik.Gelirkende tam iş çıkışı saatine denk gelince biraz kalabalık oldu.Biz yine bi umut dolmuş boş olur belki otobüsü beklemeyelim diye bindik yine.Oturmuştum ama ortam sıkışıktı biraz.Adamın birisinin poposuyla tam yarım saat kadar tren-öküz ilişkisi yaşadıktan sonra dayanamadım biraz dikkat edermisiniz dedim.Şöyle ki otobüs her manevra yaptığında adam bana doğru gelişi güzel geliyor ve omzuma çarpıyor.Nası rahatsız oldum anlatamam.Uyarmam gayet normaldi.Bu uyarının ardından kendini yana çekti ve dikkat etti.
Çok olası bir durumdur ve hep dolmuşlarda başıma gelir.

Ortaokuldayken yine dolmuşa binme gibi bir hata yapıp annemle teyzeme gittik.O zamanlar tabi çocuğuz yer veren nezaketli(!) beyler yok.Bende ayakta ezilmemek için tam bir hayat mücadelesi veriyorum.E be şoför amca ne zorun varda o kadar insanı üstüste alıyorsun.E tabi senin keyfin gıcır.Oturmuşsun yaylanan bi koltukta bi aşağı bi yukarı çıka ine dolmuşunu sürüyosun ama ya biz ayaktakiler..
Her neyse adamın biri bindi bende tam kapının ordayım dipdibeyiz ki bu iğrenç birşey süreklide suratıma bakıp duruyor.Ama ne sinirlenmişim ne rahatsız olmuşum.Hayır tamam sıkışık ortam ama hiç mi bir iki kişi indiğinde geriye gidilmez e pes.Dolmuş baya boşaldı ama bizim bön bakış amca halen dibimde.Dayanamayıp biraz ileri gidermisiniz dedim.Geriye çekildi baya ama kıt beyin olunca insan bakmaya devam eder tabi.Bide yaşım başım küçük ne buldun da bakıyorsun demi.Töbe töbe.

İşte böyle okur dolmuş adabının halen öğrenilememiş olmasıyla birlikte bir daha dolmuşa binilmicek iç sesim bunu haykırıyor.
Adapsız dolmuşlara binmemeniz dileklerimlen.Öperim.lalala..

4 Kasım 2009 Çarşamba

Hepsi Bu**

HEPSİ BU
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar
değişen ben değilim
dönüşen savaş
artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya
yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor geceleri...
geceler...
yani Ahmet Haşim in kafiyeleri...
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...
işte hepsi bu kadar...
YILMAZ ERDOĞAN

Bunlarda ilginizi çekebilir

Related Posts with Thumbnails